Mustafa Kemal ve Fransızca “Decapiter” Sözcüğü
Fransa’da çok meşhur bir sözlük vardır; Larousse. Bu sözlükte bir kelime var; "décapiter"..
Bu kelime, 1931 yılındaki sözlükte; "boynunu vurmak" diye ifade ediliyor.
Kelimenin bir başka anlamı daha var; "Kazığa oturtmak", yani sivri bir kazık hazırlamak ve kazığın bir ucu insanların ağzından çıkacak şekilde üzerine oturtmak. Vahşi bir uygulama.
Burada, kazığa oturtmak deyiminin manasını açıklığa kavuşturmak için örnek veriliyor:
"Türkler, bugün bile esirlerini kazığa oturturlar."
Mustafa Kemal Paşa bunu öğrenince, Fransız Büyükelçisini yemeğe davet ediyor.
Elçi, diğer elçilere böbürleniyor, hava atıyor; Mustafa Kemal Paşa tarafından davet edildiği için.
Köşke geliyor, yemekler yeniyor.
Mustafa Kemal Paşa tabii bir şekilde, Elçiye bu kelimenin anlamını soruyor. O da bildiği anlamı söylüyor.
Mustafa Kemal Paşa; "Kelimenin başka bir anlamı var mı?" diye sorunca, Büyükelçi; "Bunu söylemek için sözlüğe bakmam gerekir" diyor.
Mustafa Kemal Paşa; daha önce hazırlamış olduğu ve çalışanlarına öğütlediği şekilde Larouse’u getirtip, büyükelçinin önüne koyduruyor.
Elçi, daha işin nereye kadar gideceğinin farkında olmadan hevesle okumaya başlıyor.
Ancak kelimenin karşısında "kazığa oturtmak" konusunda verilen örnek cümleye gelince, ancak yarıya kadar okuyabiliyor ve yarısından sonra yutkunarak Mustafa Kemal Paşa'nın yüzüne bakıyor.
Mustafa Kemal Paşa diyor ki:
"Demek ki biz Türkler; bugün de esirlerimizi kazığa oturtuyoruz öyle mi, öyle mi sayın Sefir? Sözlüğünüze böyle yazmışsınız, bu doğru mu?"
Sefir, hemen sözlüğü biraz karıştırıyor ve bir kaçamak noktası bularak diyor ki; "Efendim bu sözlük; Katolik Kilisesinin matbaasında basılmış, bildiğiniz gibi biz laik ülkeyiz, kilisenin yaptıklarının bizim hükümetimizle bir ilgisi yok. Bizi ilgilendirmez ve biz kiliseye karışamayız."
Mustafa Kemal Paşa:
"Öyle mi efendim, siz laik bir ülke olduğunuz için demek ki kiliselere karışamıyorsunuz. Öyleyse ben de yarından itibaren İstanbul'daki kiliselerin kapılarına koca birer kilit astırıyorum" diyor.
Bunu duyan Sefir, birden ayağa kalkıyor ve; "Ekselans, protesto ederiz" diyor.
Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa;
"Hani sizi ilgilendirmiyordu, karışmıyordunuz?" diyor ve ilgililere dönerek; "Sefire yolu gösterin" diyerek, bir anlamda onu kovuyor.
Sonra ne mi oluyor? Tabii Fransız hükümeti; laiklik söylemlerini bir tarafa bırakıyor, hemen o sözlük toplatılıyor ve yeni baskısında o cümle çıkarılıyor.
Online Ziyaretçi Sayısı | : | 69 | |
Bugünkü Ziyaretçi Sayısı | : | 68 | |
Dünkü Ziyaretçi Sayısı | : | 21 | |
Bu Ayki Ziyaretçi Sayısı | : | 157 | |
Toplam Ziyaretçi Sayısı | : | 63639 |